Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümündeki sır perdesi hala
aralanamadı?
Muhsin
Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının şüpheli ölümüyle ilgili dönemin 4 kamu görevlisi
hakkında "görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla iddianame hazırlandı.
Peki bu iddianame ne anlama geliyor? Ayrıntılar dosya haberimizde.
İçinde Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşını taşıyan
helikopter Yozgat Yerköy'e gitmek için Kahramanmaraş
Çağlayancerit'ten havalandı. Kanlı Çukur mevkiine geldiğinde helikopter
düştü.
Enkaza 3 gün ulaşılamadı. Yazıcıoğlu ile birlikte arkadaşları
hayatını kaybetti. Üzerinden 12 yıla yakın zaman geçti.
Hafta başında
dönemin 4 kamu görevlisi hakkında "görevi
kötüye kullanma" suçlamasıyla iddianame hazırlandı.
"Yanlış yerde arama
yapıldı"
Peki enkaza 3 gün neden ulaşılamadı? Yazıcıoğlu
ailesinin avukatı Yavuz, bu konuda şöyle söylüyor:
"Bunların arama kurtarmayla ilgili ihmallerinin bulunduğu,
yanlış yerde arama yapıldı. En muhtemel yerde arama yapılmadı biliyorsunuz.
Çağrı merkezine gelen çağrılar değerlendirilmedi. Usulüne uygun olarak eldeki
veriler değerlendirilmedi. Teknik olarak ulaştırılan veriler değerlendirilmedi.
Teknik verilerden yararlanma konusunda bir çok eksiklikler var.
En muhtemel yer olarak kendisine brifing verilmiş olmasına rağmen başka yerde
arama kurtarmayı komuta etmiş olmaları sebebiyle, bunlar hakkında bir dava
açıldı.
Enkaza 3 gün ulaşılamamış olması, ulaşılamamaktan kaynaklı bir
durum değil. Ulaşılması önlendi. Bunu ana dosyadaki kayıtlar, 156'daki ses
kayıtları ve diğer kayıtlarla birlikte değerlendirdiğiniz takdirde en muhtemel
yerin bilinerek, isteyerek, aranmadığı, arattırılmadığı, aranmasının önlendiği
inancındayız."
"Cihazların çalınması
suikastı netleştiriyor"
Dosyadaki suikast şüphelerinin izini süren isimlerden biri
de Kanlı Çukur kitabının yazarı Köksal Akpınar. Akpınar, hem Güneş'in yaşadıklarına hem de çalınan
cihazlara dikkat çekiyor.
Akpınar'ın açıklamaları şu şekilde:
"İsmail Güneş'in yaşadıkları çenesinin sonradan kırılmış
olması ve helikopterin içindeki iki tane hayati önemdeki cihazın çalınmış
olması. Çalan kişilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 15 Temmuz günü öldürmeye giden
ekibin içinde yer almış olması. Bütün bunlara baktığımız da olayın aslında
suikast olarak açık ve net olarak son derece duruyor.
Helikopterin tepesinde bulunan jetler şüphelidir. Neden? Çünkü
yakın irtifada uçmaktadırlar. Bu jetler helikopterin motorunu oksijensiz
bırakmış olabilir. Geçmişte bunun örneği Eşref Bitlis Paşa'da 1992 yılında
Kuzey Irak'a giderken yaşamıştır. Aynı şey Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinde
de yaşanmış olabilir.
Bu karbonmonoksit otopsi sırasında bedenlerinden alınan kanlarda
tespit edilen karbonmonoksit. Bu demek oluyor ki, helikopter havadayken,
karbonmonoksit oranı çok daha yüksekti. Bu oranı aşağı çekebilmek için de Pilot
Kaya İstektepe helikopteri sert inişe zorladı.
Dikkat ederseniz, helikopterin içinde seyahat edenlerin hiçbirisinin cesetleri parçalara ayrılmadı. Vücut bütünlüğü bozulmadı. Hepsinin bacaklarında kırık var. Bu bize sert iniş olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla jetlerin de ben burada şüpheli olduğunu düşünüyorum."
Bugüne kadar olayla ilgili 3 dava açıldı. Bilgi notunu hazırlayan Dursun Özmen'in yargılandığı dava Kahramanmaraş 1'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. 9 kamu görevlisi Yargıtay 5'nci Ceza Dairesi'nde yargılanıyor. 10 kişinin yargılandığı helikopterdeki cihazların çalınmasıyla ilgili dava ise, Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
4 kamu görevlisi hakkında hazırlanan iddianame kabul
edilirse, yargılama Kahramanmaraş 5'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde
yapılacak.
Kaynak: TRT Haber
Kod ÇeviriciKod Çevirici EmojilerEmojiler