Türkiye anti- balistik füze geliştirmek için çalışmalarını hızlandırdı. Kimi komşu ülkelerdeki balistik füzelerin gelecekte nasıl bir tehdit olacağını kestirmenin zor olduğunu söyleyen uzmanlara göre ROKETSAN’ın çalışması kritik önemde…
ROKETSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faruk Yiğit’in geçtiğimiz günlerde yaptığı “Balistik füze savunma sistemi
çalışmalarına hız vereceğiz” açıklaması son yıllarda duymaya alıştığımız
yerli ve milli savunma sanayii hamlesinin yakın
gelecekteki hedeflerinden birini daha ortaya koyması bakımından son derece
önemli.
Bugüne kadar balistik füze koruma kalkanını belirli
zaman aralıklarıyla ‘müttefiklerinden’
temin eden Türkiye’nin neden böyle bir üretime gitmek istediğini ve muhtemel
yol haritasını Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin ile konuştuk.
Balistik füzelerin nasıl çalışıyor?
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii
Başkanlığı koordinesinde Ankara’nın attığı bu adımın neden kritik olduğunu
anlayabilmek için balistik füzelerin nasıl çalıştığına dair en azından temel
bir çerçeve çizilmesi gerekiyor…
Balistik füzeler temel olarak harp başlığı, füze
kontrol birimi, yakıt tankı, kanatçıklar, motor ve güdüm elektroniğinden oluşan
bir füze sistemi olarak kabul ediliyor. Seyir füzesi veya diğer hassas güdümlü
mühimmatların aksine balistik füzeler parabol bir yörünge izliyor.
Fırlatılışlarından itibaren irtifa almaya başlayan
balistik füzeler, atmosferi aşıp uzaya çıkıyor, akabinde parabol yörünge gereği
tekrar atmosfere giriş yapıyor ve yer çekiminin de etkisi ile çok yüksek
hızlarda hedefe ilerliyor.
Fırlatma esnasında oldukça büyük bir yapıda olan
balistik füzelerden geriye, atmosfere girdiği esnada çoğunlukla harp başlığı ve
bazı elektronik alt sistemler kalıyor. Füzenin menzili ne kadar yüksek olursa
çıkacağı irtifa ve dolayısıyla hızı da o kadar yüksek bir seviyeye ulaşıyor.
Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin’e
çizdiğimiz çerçevenin ardından sürecin nasıl geliştiğini anlatırken, “Balistik füzelerin uçuş sürelerinin önemli
bir kısmı uzayda geçiyor. Bu nedenle tespit edilme ihtimali son derece düşük.
Ayrıca atmosfere çok hızlı bir şekilde girdikleri için de imha edilmeleri
oldukça zor” dedi.
Balistik füzenin tespiti için birim maliyetinin
milyonlarca dolar olan özel sensörlere ihtiyaç duyulduğunu
hatırlattığımız Şahin, sürecin sadece bununla sınırlı kalmadığı görüşünde:
“Tespit edildikten sonraki süreci de çok zorlu. İmha
edilebilmeleri içinse geliştirilmeleri oldukça zor olan anti-balistik füze
sistemleri gerekiyor. Bu nedenle bir balistik füzenin imhası için, onun fırlatılış
anından itibaren tespiti ve takibi gerekiyor.
Bazı sistemler, hava savunmanın yanı sıra taktik balistik füze imhası da
gerçekleştirebilir. Ancak daha uzun menzile sahip füzeler için özel sensör ağı
ve önleyici sistemler mutlak bir gereklilik.”
[İran'ın da envanterinde farklı menzillerde balistik füzeler bulunuyor.]
Balistik füzeler yakın çevremizde çok yaygın
Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin,
Türkiye’nin coğrafi konumu sebebi ile balistik füze tehdidinin yoğun olarak
yaşandığı bir bölgede bulunduğunu hatırlattıktan sonra şu cevabı veriyor:
“Suriye, Irak ve İran, adeta
bir balistik füze yuvası konumunda yer alıyor. Özellikle Suriye’de, nispeten
kısa menzilli olan balistik füzeler terör örgütünün bile eline geçebiliyor.
Ülkemizin kendi anti-balistik füzesini yapması bu tehdidin
bertaraf edilmesi için hayati öneme sahip. Saydığımız bu ülkelerin tamamında iç
veya dış karışıklık söz konusu. Yarın bir gün bu balistik füzelerin farklı
güçlerin eline geçmeyeceğini, geçtikten sonra nasıl bir kullanım refleksi
gelişeceğini kimse garanti edemez.
Anti-balistik füze geliştirmek, oldukça yüksek teknoloji ve zaman isteyen bir husus.
Türkiye’nin bu sistemi ROKETSAN aracılığıyla geliştirmeye başlaması da milli
güvenlik açısından kritik bir husus.
Muhtemelen ilk etapta, hava soluyan hedefler yani uçak, seyir
füzesi vb. hedefler için geliştirilen ancak en azından taktik balistik füze de
imha edebilen karma bir sistem ile karşılaşacağız. İlerleyen dönemlerde ise
safkan bir anti-balistik füze sistemi bekleyebiliriz.”
[Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin.]
Her kurum üzerine düşen alanı çalışacak
Sensör kısmında ise Aselsan’ın çalışmaları olduğunu anımsatan Şahin, “Örneğin; Milli Uzun Menzilli Hava Savunma Füze Sistemi (SİPER) arama radarı olarak ASELSAN tarafından geliştirilen ve oldukça yüksek bir menzile sahip olan Erken İhbar Radarı Sistemi'ni kullanacak. ROKETSAN’ın Anti Balistik Füze Sistemi projesiyle paralel olarak ASELSAN balistik füze tespitine yönelik radar sistemlerinin geliştirilmesine de yönelecektir. Özellikle ROKETSAN tarafından uzay alanında gerçekleştirilen çalışmaların, anti-balistik füze programına çok olumlu yansımaları olacaktır” dedi.
Suriye, Irak ve İran’ın hedef ülkeyi vurmak için
genellikle balistik füzeler kullanacağına dikkat çeken Şahin’in üzerinde
durduğu bir diğer nokta anti balistik füze sistemi ve radarlarının deniz
platformlarımıza da entegre edilmesi gerekliliği…
Türkiye bu alanda tamamen dışa bağlı
Ülkemizin mevcut durumda balistik füze tehdidine
karşı nasıl korunduğu sorumuzu da yanıtlayan Anıl Şahin, şunları söyledi:
“Şu anda Türkiye, birçok ülke gibi herhangi bir
anti-balistik füze sistemine sahip değil. Yani yarın bize Suriye’den bir
balistik füze gelse, NATO şemsiye altında sağlanan ve
çok kısıtlı bir alanı kapsayan koruma sistemleri tarafından önleme yapılmazsa
maalesef karşı taraf istediği hedefi vurabilecek noktada.
Özetle şu anki durumda, bölgemizde bir balistik füze
ateşlendiği zaman onun hava imha edilmesi oldukça zor bir durum.”
Bu tür sistemlerin hem teknik açıdan hem de maliyet
bakımından sonra derece zorlu süreçleri beraberinde getirdiğini kaydeden
Şahin’e göre Türkiye’nin kendi anti balistik füzesini yapacağı tarih için net
bir şeyler söylemek zor. Ancak çok büyük bir aksilik olmaz ve her şey yolunda
giderse projenin ilk etabı, 2023-2025 yılları arasında büyük mesafe kat etmiş
şekilde karşımıza çıkabilir.
Kaynak: Sertaç Aksan/ TRT Haber
Faydalı Linkler
Alternatif Tasarım ve Daha Fazlası için: OYART&DESİGN (oyartdesign.com)
Kod ÇeviriciKod Çevirici EmojilerEmojiler