Türkiye İnovasyon Haftasının Konuğu Ray Kurzweil: Beynimiz 2030’da bulut bilişime bağlanacak


Ray Kurzweil: "Beynimiz 2030’da bulut bilişime bağlanacak"

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftasının konuğu uzun yıllar Google’nin başmühendisliğini yapmış olan Ray Kurzweil, insanlığın gelecekte hangi teknolojilerle karşılaşacağı hakkında çok önemli bilgiler verdi. İnsana çip takılacağı, neurolink projelerinin konuşulduğu bu günlerde, insanın hack’lenebilir olacağı komplo teorisi gibi görünse de Kurzweil’in açıklamaları sonrası insanın dehşete düşmemesi mümkün değil. Kurzweil süper insandan bahsederken, insanların beyinlerinin 2030 yılında nanorobotlar aracılığıyla bulut bilişime bağlanacağını söylüyor ve insanların aynı akıllı telefonlarda olduğu gibi otomatik olarak güncelleneceğini belirtiyor. “Yapay zekâ öğle bir noktaya geldi ki, şu an insanı geçmek üzere” diyor.      

 KURZWEIL KİMDİR?

72 yaşındaki Ray Kurzweil oldukça ilginç bir insan. Uzun süre Google’un başmühendisi olarak görev yapan Kurzweil, günde 150 adet hap içerek ölümsüz olmayı planlıyor. Kalp, göz, beyin sağlığı, hormon takviyesi ve dahası... Reçetenin yıllık maliyeti ise bir milyon dolar.

Kurzweil'in planı, ölümsüz olamasa bile ölümsüzlük bulunana kadar hayatta kalmayı başarmak. (Kur’ân-ı kerim “Bütün canlılar ölümü tadacaktır” ayet-i kerimesi ile ölümsüzlük arayışının boş bir çaba olduğunu bildiriyor).

Kurzweil, ölümsüzlüğe giden yolun iki önemli kilometre taşı olduğunu düşünüyor. Bunlardan ilki düzenli ve sağlıklı beslenmek ile egzersizden geçiyor. Bunlara ek olarak günümüzde üretilen faydalı ilaçları kullanarak ilk aşamayı atlatabileceğimizi düşünüyor. İkinci kilometre taşı ise robot, nanoteknoloji ve biyoteknolojideki devrim neticesinde biyolojik yapımızı hastalıklardan uzak kalacak şekilde yeniden programlayacak teknolojiye erişmek. Bu şekilde 2045 yılında insan ve makinelerin birleşeceğine inanıyor. İnsanlık 2.0 kitabının yazarı olan Kurzweil ayı zamanda singularity (tekillik) insanlık kavramının da babası. İşte Kurzweil’in o konuşması:

HER ÜRÜN VE HİZMETİN YAZILIMI OLACAK

Yakında tüm ürün ve hizmetlerin değerinin yüzde 100’ü yazılım ve ilgili bilgi biçimlerinden oluşacak. Birkaç yıl içinde ekonominin büyük kısmı yazılım tarafından yönetilecek. Birçok ekonomist, ürünlerin gerçek değerini görmezden geliyor. Çünkü bugün 100 dolarlık elektronik, 10 yıl önce 100 dolarlık elektronik ürünlere eşdeğer. Yeteneklerdeki 1.000 kat artışa rağmen, aynı hesaplama iletişimini, genetik dizilimi, beyin verilerini bir yıl önce bugün yarı fiyatına alabiliyorum. Bu sebeple yarı fiyatına iki yıl öncesine göre iki kat daha iyi bir iPhone veya Android telefon satın alabilirsiniz. Milyonlarca dolar ama ücretsiz bilgi uygulamaları var. Bunlardan sadece biri, yıllarca ergenlik çağında biriktirdiğim ansiklopediden çok daha iyi bir ansiklopedi. Bütün bunlar ekonomik faaliyet için sıfır sayılır çünkü bugün bedava. Bu yüzden bu ürünler değerli.

GÜNLÜK BİLGİ HER ŞEYDEN DEĞERLİ

Bazıları diyor ki; bilgi teknolojisini yiyemezsin, içinde yaşayamazsın, giyemezsin. Demek istediğim; bütün bunların hızla değişeceği. Günlük bilgiler yakında her şeyden değerli olacak.
Önümüzdeki on yılda fiziksel ürünler için bilgiyi kullanacağız. Giysilerimizi üç boyutlu yazıcılarla basacağız. Ucuza evler inşa etmek için birbirine geçen modüller üreteceğiz. Gıda üretimini otomatikleştiren ve ucuz hâle getiren dikey tarıma sahip olacağız. Yazılım, müzik, video, film, kitap vb. alanlarda güçlü bir açık kaynak ekonomisi olacaktır. 3D baskıya erişim, günümüzde bilgi işlem platformlarında daha da yaygın olacak. Nihayetinde insanların bütün temel ihtiyaçları açık kaynak bilgi formları aracılığıyla karşılanacak.

YAPAY ZEKÂ, ENDÜSTRİYİ DÖNÜŞTÜRECEK

Birkaç öğrenci 1.000 dolarlık dizüstü bilgisayarlarında Google'u kurdu. Birkaç yıl sonra birkaç lisans öğrencisi herkesin sahip olduğu araçlarla Facebook’u kurdu. Değişim o kadar hızlı ki, endüstrinin her üç ila beş yılda iş planlarının büyük değişiklikler geçireceğini dikkate almalı. Her endüstri, yapay zekâ tarafından dönüştürülecek. Mevcut bir iş modeli, uygulanabilirliğini yitirecek. 

MELEZ İNSANLIĞA DOĞRU




Yarının ötesine baktığımızda, süper zekâ ile birleşeceğiz. 2030'larda en gelişmiş fikirlerin bulunduğu yakın korteksin üst katmanını buluta bağlayacağız. Bunu, kılcal damarlar vasıtasıyla beyne giden yakın kortikal modüllerimizle bulut arasında kablosuz iletişim sağlayan medikal nanorobotlar ile yapacağız. Bugün aynı şekilde akıllı telefonlarınızda bulut ile kablosuz haberleşebiliyoruz. Akıllı telefonunuzun buluta bağlanarak yeteneklerini artırması gibi, aynı şeyi neokorteks olmadan da yapacağız. O zaman biyolojik ve biyolojik olmayan düşüncenin bir melezi olacağını düşünüyorum. Sonuç olarak daha akıllı veya müzikal, daha komik olacağız.                                                                                                                                                                                                                                                                                              GERÇEKLİK ALGISI DEĞİŞECEK                                                                                                                                                                                      
İnsan ve makine, gerçek ve sanal gerçeklik veya iş ve oyun arasında net bir ayrım olmayacak. Akıllı nanorobotlar çevreye, vücudumuza ve beynimize derinlemesine entegre olacak, tam sanal gerçeklik sağlayacak. Sinir sistemindeki tüm duyuları birleştirecek, ışınlama tecrübesi yaşayacak ve insan zekâsını artıracak. 2040'lara geldiğimizde insan zekâsını bir milyar çoğaltacağız. Sadece zekâmızı geliştirerek dünyanın en büyük zorluklarını çözebileceğiz, dünyayı değiştirecek araçlar bizim elimizde.                                                                                                                                                                                                          

 AŞIDA İNSANLARA DEĞİL, YAPAY ZEKAYA GÜVENECEĞİZ                                                                                                                                                                                  







Yapay zekâda kaydettiğimiz muazzam ilerleme hakkında şunları söylemek istiyorum. 55 yıldan fazla bir süredir yapa zekâ sektöründeyim. Yapay zekâ bir yıl öncesine göre bile mümkün olanın çok ötesine geçti. 10 aylık karantina dönemi bütün mühendislerin ve geliştiricilerin çalışmalarına odaklanmaları ve önemli ilerlemeler kaydetmelerine imkân sağladı. Yapay zekânın birincil hedefi, gücünü biyoteknoloji ile birleştirerek biyolojiyi simüle etmektir. Bu konuda Avustralya’daki Flinders Üniversitesindeki araştırmacılar bir grip aşısı oluşturdu. İnsan bağışıklık sistemini harekete geçiren ilaçları bulmak için simüle edilmiş biyolojiyi kullandılar. Trilyonlarca kimyasal bileşik oluşturdular ve her birinin zis ajanına karşı bir bağışıklık artırıcı ilaç olarak yararlı olup olmayacağını görmek için simülasyon kullandılar. Artık test edilmekte olan optimal bir grip aşısına sahipler. Bundan böyle insan testleri yerine simülatörlere güveneceğiz. Covid 19 aşısında da milyarlarca RNA dizisini test etmek için bir bilgisayar kullandılar. Deep Mind, protein şekillerini listelemenin olağan metotlarını kullanmadı ve simülasyonlar oluşturarak öğrendi. Biyoloji simülatörleri daha eksiksiz ve ayrıntılı hâle geldikçe bunları test etmek için makine öğrenimini kullanabileceğiz.

ROMAN YAZACAK, ÖDÜL KAZANACAK

İnsan gibi metinler üreten GPT-3, derin öğrenmeyi kullanan agresif bir dil modeli. Açık yapay zekâ tarafından oluşturuldu. GPT-3 tarafından oluşturulan metnin kalitesi o kadar yüksek ki, onu insanlar tarafından yazılan metinlerden ayırt etmek zor. GPT-3'ün sadece daha önce insanlar tarafından yazılan şeyleri değil kendi orijinal metnini yazması dikkat çekici. Ona her şeyi sorabilirsiniz. Çilekleri tarif etmesini istersen. şöyle yazacak: Çilekler dünyadaki en iyi yiyeceklerden biridir. Tadı tatlı, taze ve nefis, sağlığımız için faydalıdır ve daha uzun yaşamamıza yardımcı olur. Çilek, mayıs-temmuz arasında pazarda bulunur, evlerimizde yetiştirilebilir. Sağlıklıdırlar çünkü lif bakımından zengindirler, sindirime yardımcı olur, Ayrıca bağışıklık sisteminin vitamini olan C vitamini içerirler.  Demek istediğim bir yılda bu kadar ilerleme kaydedersek bundan 5-10 yıl sonra neler yaparız? Bence yapay zekâ roman üretecek, ödüller kazanacak...

YAPAY ZEKÂ İNSANI GEÇECEK

1950'de Alan Turing, bir insanı ikna edici şekilde taklit eten Turing Testini tanıttı. 2005 yılında yayınlanan “The Singularity is Near” kitabımda yapay zekânın 2027 civarında Turing testini geçeceğini yazdım. Dedim ki, yapay zekâ Turing testini geçtikten sonra (henüz gerçekleşmedi) teknolojiye bakış açımız değişecek. 2020'de bunu beklemiyordum ancak şimdi testi geçmeye çok yakın olduğunu görüyorum. Yapay zekâ testi geçtiğinde insan yeteneklerinin çok ötesinde becerilere sahip olacak. Her anlamda insana eşit olduğunu düşüneceğiz. Önümüzdeki yıllarda yapay zekânın insan yeteneklerini devraldığını göreceksiniz. Bin beceriye sahipsek yapay zekânın hepsinde ustalaşamaması için bir sebep yok. Süper yapay zekâ ortaya çıkmadan önce hâlâ eksik olan birkaç şey var. Bunlardan biri insanların dünya hakkında ifade edilmeyen varsayımlarının dilini anlamak. Bunların hepsi 2029'a kadar gerçekleşecek. Mevcut ilerleme hızı, fazlasıyla yeterli. Bunların tümü ülke çapındaki laboratuvarlarda çalışılıyor.

GOOGLE'A BİR SORUN

Kurzweil diyor ki: Google'da kitaplarla konuşmayı deneyin ve ardından istediğiniz soruyu sorun. Kitaplarla konuş aslında saniyede 120 bin kitap okuyacak ve en iyi cevabı bulacak.

Kaynak: Ömer Temür/ Türkiye Gazetesi


Sonraki
Önceki Konu
Önceki
Sonraki Konu »