Türkiyenin denizlerdeki gözü ve kulağı keskinleşiyor

 


Türkiye'nin denizlerdeki gözü ve kulağı keskinleşiyor 

Türkiye, Mavi Vatan kabul ettiği alanlarda hakim güç olmak için adımlarına devam ediyor. Son olarak P-72 Deniz Karakol Uçağı’nın envantere girmesini değerlendiren uzmanlar, Ankara’nın denizlerde de gözünü ve kulağını keskinleştirdiği görüşünde...

Son yıllarda sadece kara sınırları ile değil denizlerdeki yetki alanlarına yönelik attığı adımlarla da geçmişten farklı bir strateji izleyen Türkiye, bu süreci özellikle deniz kuvvetlerine sağladığı imkan ve kabiliyetleri artırarak perçinlemek istiyor.

Bu kapsamda yerli ve milli savunma sanayi hamlesinin ‘Mavi Vatan’ ayağını oluşturan projelerin üzerinde hassasiyetle duruluyor ve donanma unsurlarının çağın gerisinde kalmaması için yoğun bir emek harcanıyor.

Denizlerde keşif ve gözetleme onların işi

Son olarak 
Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından yürütülen MELTEM-3 Projesi'nde ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı’nın Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilmesi de bu projelerin meyvelerinden biri. Peki ama P-72 uçağının Türkiye’ye muhtemel kazanımları ne olacak, bu proje neden önemli?

[Savunma Sanayii Politikaları Uzmanı Arda Mevlütoğlu.]

Savunma Sanayii Politikaları Uzmanı Arda Mevlütoğlu, deniz karakol uçaklarının ana görevlerine ilişkin ‘düşman gemileri ve denizaltılarını tespit ve takip etmek’ tanımlanmasında bulunuyor.


“Buna ilaveten geniş deniz alanları üzerinde gözetleme ve keşif yaptıkları için, denizden gelebilecek diğer güvenlik riskleriyle mücadelede de kullanılırlar” diyen Mevlütoğlu’na göre bunun en güncel örneği, düzensiz göç ve deniz korsanlığı ile mücadele.


Bu noktada Arda Mevlütoğlu’nun üzerinde durduğu bir diğer konu ise P-72 uçaklarının üzerlerinde taşıdıkları farklı tiplerdeki istihbarat sistemleri ve uzun süre havada kalabilme yetenekleri… Mevlütoğlu, bu iki özelliğin barış ve kriz dönemlerinde istihbarat toplama aracı olarak da kullanılabileceğine işaret ettiği kanaatinde.

Ege ve Akdeniz’de daha geniş alanlarda daha uzun görevler

Türkiye’nin halihazırda 24 SH70 Seahawk ve 9 AB212ASW helikopteri, 6 CASA P235 deniz karakol uçağı, 2 C72 genel maksat uçağı, 4 TB20 eğitim uçağı ve 14 insansız hava aracı olmak üzere 59 deniz hava aracı donanmada görev icra ediyor. İlk P-72’nin teslim edilmesiyle bu sayı 60’a yükseldi.

                      [Meltem-3 Projesi'nde ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı hizmete başladı. Foto: AA]


Savunma Sanayii Politikaları Uzmanı Arda Mevlütoğlu, Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili olan ve hemen hepsinde farklı sıcak gelişmelerin yaşandığı bir ülke için bu rakamların yeterli olup olmadığını sorumuza şu yanıtı verdi:

“Nihai olarak 6 adet P-72’nin tamamının süratle hizmete girmesiyle birlikte, Deniz Kuvvetlerinin deniz karakol uçağı sayısı 12’ye çıkacak. Envanterdeki CASA CN-235 uçağından türetilmiş P-235’lerin menzil ve havada kalış süreleri daha kısıtlı. P-72’ler, Deniz Kuvvetlerinin erişimini daha uzatacak. Özellikle Ege ve Doğu Akdeniz’de çok daha geniş alanların daha uzun sürelerde kontrol alınması mümkün olacak. Bu da Türkiye’nin çevresindeki her üç denizde de göz ve kulaklarının keskinleşmesi anlamına geliyor.”

Çevremizdeki denizler son derece önemli

Türkiye’nin başta 
Doğu Akdeniz olmak üzere çevresindeki denizlerde mutlak bir istihbarat ve gözetleme hakimiyeti olması zorunluluğu bulunduğuna işaret eden Mevlütoğlu, son dönemdeki kimi gelişmelerin bu zorunluluğu bize hatırlattığını söyledi.

Bu bakımdan, havada uzun süre kalabilen, farklı sensörlerle donatılmış hava araçlarının hizmete alınmasının denizlerdeki güvenliğin sağlanması için şart olduğuna dikkat çeken Arda Mevlütoğlu, “Aksungur İHA’sının böyle bir kabiliyetle geliştirildiği kaydediliyor, ki büyük faydası olacaktır. Bunun yanı sıra uzun süre havada kalabilen, büyük gövdeli deniz karakol uçakları da ayrıca gerekli” ifadesini kullandı.

Kaynak: Sertaç Aksan/ TRT Haber


Sonraki
Önceki Konu
Önceki
Sonraki Konu »