Osmanlı Döneminde Salgınla Mücadele: Bakteriyolojihane-i Şahane




Osmanlı Döneminde Salgınla Mücadele: Bakteriyolojihane-i Şahane


İnsanlık tarihinde salgın hastalıkların rolü tartışılmaz, öyle ki imparatorlukları yıkan, milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bu salgın hastalıklar, dünyanın en büyük imparatorluğu: Osmanlı İmparatorluğu, acaba salgın hastalıklarla nasıl mücadele etmiş? Ecdadın salgın hastalıklarla mücadelesini anlatan TRT Haber’de İlyas Umut Özacar ve Oğuzhan Erdoğan tarafından hazırlanan, Osmanlı İmparatorluğunun kolera salgınıyla mücadelesini anlatan ilgili makaleyi paylaşıyorum:

 Türkiye, hem sağlık ve bilim alanında yetiştirdiği uzmanlar, hem de yaptığı yatırım ve çalışmalarla koronavirüs salgınıyla güçlü bir mücadele yürütüyor. 

Türkiye aslında salgın hastalıklarla mücadele konusuna yabancı değil. Yaklaşık 130 yıldır bu alanda çalışmalar yapıyor. Bu girişimlerin ilk örneği ise Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanıyor.
[Çemberlitaş’ta açılan yeni ‘Bakteriyolojihane-i Osmani’ Ortada Müdür Dr. Paul-Louis Simond yardımcıları, solunda: Dr. Ziya Seyfullah, sağında: Dr. Rıfat Muhtar Beyler]


Bakteriyolojihâne-i Şâhâne’nin açılışı



Osmanlı İmparatorluğu mikrobiyolojideki gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip etti. Bu amaçla Paris’teki Pasteur Enstitüsü ile iyi ilişkiler kuruldu, çok sayıda doktor ve baytar araştırmalar yapmak üzere Paris’e gönderildi.

Daha önce Paris’te yaptığı araştırmaların ardından yurda dönen iki hekim, Dr. Rıfat Hüsameddin ve Dr. Hasan Zühdü’nün tavsiyeleriyle bir bakteriyolojihane kurma fikri gündeme geldi.
Takvimler 1893 yılının kasım ayını gösterdiğinde Pasteur Enstitüsünden gelen Dr. Maurice Nicolle öncülüğünde Bakteriolojihane-i Şahane kuruldu.

Yürütülen bilimsel çalışmalar


Bakteriyolojihane-i Şahane’nin açılışı ardından gerçekleştirilen ilk bilimsel çalışma su analizleri üzerineydi. Fransa’dan sipariş edilen teknik ekipmanlar henüz gelmediği için, bu araştırmaların yapılmasında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin kimya laboratuvarı kullanıldı.
                              [Bakteriyolojihane-i Osmani’nin Çemberlitaş binası (1913) ve konumu]

Kurum 1911 yılına kadar kendilerine Nişantaşı’nda tahsis edilen bir konakta faaliyetlerini sürdürdü.1911 yılında ise Bakteriyolojihane-i Şahane Çemberlitaş’ta Yorgancıbaşı Konağı'na taşındı. Adı Bakteriyolojihane-i Osmanî olarak değiştirildi ve kurumun başına Paul-Louis Simond getirildi.
[Dr. P.-L. Simond Bakteriyolojihane’deki laboratuvarında çalışırken ve elyazısı ile Bakteriyolojihane-i Osmani’nin görevleri]

Yerli ve yabancı birçok bilim insanın görev aldığı Bakteriyoloji-i Şahane ayrıca kolera salgını başta olmak üzere başka alanlar için de çeşitli çalışmalar yürüttü. Difteri serumu üretimi, dizanteri serumu üretimi, tüberkülin (de Koch) üretimi, mallein testi üretimi, tifo aşısı üretimi, insan ve hayvan hastalıklarıyla ilgili bakteriyolojik incelemeler, yerleşik ve salgın hastalıklar, su bakteriyolojisi, kan incelemeleri ve anatomo-patolojik araştırmalar gibi pek çok konu üzerine çalışmalar yapıldı.

Ayrıca hekimlere bakteriyoloji eğitimi vermek, halk sağlığını ilgilendiren hava gözlemlerini yapmak, belediyelere diğer bakteriyoloji kurumlarınca hazırlanan ürünleri sağlamak gibi görevleri de yine Bakteriyolojihane-i Şahane üstlendi.
                                         [Bakteriyolojihane-i Osmani ekibi Çatalca cephesinde]

Kadrosunda kimler vardı?


Kurumun ilk yıllarında Dr. Maurice Nicolle’ün asistanı olan Baytar Mustafa Adil Bey difteri serumunun yapımında önemli bir rol üstlenmişti.Bakteriyolojihâne-i Şâhâne’de yapılan sayısız çalışmalarda görev alan yerli ve yabancı bilim insanlarından oluşan kadrosu ise şu şekildeydi:
Müdür yardımcısı: Dr. Auguste C. Marie (Da’ülkelb Ameliyathânesi ve Bakteriyolojihâne-i Tıbbi’de görevli) ve asistanı Dr. Ziya Bey. 
Üç laboratuvar şefi: Dr. Nuri Bey (Antidifteri Servisi), Dr. Refik Bey (Antipestique (sığırvebası) Servisi), Dr. Rifat Bey (Pratik çalışmalar sorumlusu),
Üç asistan: Dr. Haim Efendi, Baytar Mustafa Efendi ve Baytar Osman Nuri Efendi, 

Laboratuvar yardımcısı: M. Piccinini,

Muhasebeci: Yusuf Bey, ayrıca on hizmetli, bir seyis ve bir sığırtmaç.”  (TRT Haber/ İlyas Umut Özacar/ Oğuzhan Erdoğan)


Osmanlı İmparatorluğunda salgın hastalıklara karşı alınan önlemler, salgınla mücadele de Bakteriyoloji-i Şahane kurması, ayrıca yerli ve yabancı birçok bilim insanına görev verilmesi bu konuya ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Ecdadımızın salgın hastalıklarla mücadele ettiği, bugünlerde Türkiye’nin Koronavirüs ile verdiği mücadeleye bizimde tam destek vermemiz gerekiyor.

Kaynak: TRT Haber/ İlyas Umut Özaçar/ Oğuzhan Erdoğan          
Sonraki
Önceki Konu
Önceki
Sonraki Konu »