YILBAŞI
16 Aralık 2019 tarihinde Türkiye Gazetesinde Rahim Er tarafından yazılan makalede, 68 sene önce yılbaşı, Noel, Noel Baba ve bizim kıymetlerimizle kayıplarımıza dair düşünce ve tespitlerini, meşhur edebiyatçı Nihad Sami Banarlı’nın Hürriyet Gazetesinde 31.12.1952 tarihli makalesini aktarmış. Yapılan tespitlerin ne kadar yerinde olduğu, 1950’li yıllardan günümüze, bakış açısı yönünden önemli bulduğumuz Rahim Er’in Makalesi:
“Sonuçta en sakin şekilde değerlendirmeyle bakıldığında şu zeminde nice dönemlerdir bir medeniyet sapması yaşandığı inkârı mümkün olmayan hakikattir. Aidiyet kaybı, bir başladı mı kayıp, her alanda ve her çeşidiyle yaşanır. Bu sosyolojik vak’a ve mâneviyat farklılaşmasının dünkü hayatımızda karşılanışı ile bugüne dair aldığı şekil üzerine araştırma yapmak isteyenler için malzeme bolluğu vardır. Ancak türlü sebeplerden dolayı onları nakil ve dile getirmeye cesaret edenler az olabilir. Hadise, esasında ilmî objektiflikte kalmamaktadır. Aslında bugüne dair sanılan çok mevzu ve mes’ele, bugüne mahsus değildir. Üzerinde biraz durulduğunda onların dünden miras olduğu biraz da hayretle görülür…
Aşağıda meşhur edebiyat
tarihçisi Nihad Sâmi Banarlı’nın birkaç yazısından parçalar mevcuttur.
Yazarın konuya dair ilk yazısı, 31.12.1952’de Hürriyet gazetesinde çıkmıştır.
Bunlar, bir edebiyat ve fikir adamımızın, 68 sene önce Noel, Noel
Baba, yılbaşı ve bizim kıymetlerimizle kayıplarımıza dair düşünce ve
tesbitleridir. O günlerden bugünlere köprü kurup muhasebe ve muhakeme yapmak,
İstanbul Kanalı’na dair konuşmaktan daha az kıymetli olmasa gerek.
Söz, merhum Banarlı’da:
“1953’e giriyoruz... Büyük
şehirlerimizde bunun farkında olmayan yoktur. Hele İstanbul’un en sarsılmamış
Türk mahallelerinde, Müslüman dükkânlarında bile ağaçlarından koparılmış mâsum
çam dalları, sahte bir hayatiyet gösteriyor. (…) Hıristiyan an’anesinin ısrarla
yaşattığı bükük belli ‘Noel Baba’ da şimdi bizim vitrinlerimizdedir. Bence şu
uzun sakallı adamın, gazetelerimizde her gün hakâret gören irtica mümessili
‘Ticânî’den farkı, sakalının beyaz olmasındadır. Zira İslâm an’anesinin her
türlü hareketlerini ‘gerilik’ sayan bir cemiyette, Hıristiyan geleneğinin
dipdiri Noel Baba’sı, herhalde pek acâip bir ‘terakkî’dir.
Siyah çenber sakallı yurt içi
insanlarından umacı görmüş gibi çekinen gençlerimiz, bu ak sakallı ihtiyar
karşısında ne düşünüyorlar bilmiyorum. Fakat ben, her tarafı buzlarla çevrili
bu adama ısınamıyorum…”
Yazar, üç yıl sonra 1.1.1955’te
yine Hürriyet gazetesinde fikirlerine âdeta kaldığı yerden devam ederek şöyle
demiş:
“Evvelce, Osmanlı
İmparatorluğu’nun Hıristiyanlarla meskûn bölgelerinde kutlanan, yahut
İstanbul’un yalnız Beyoğlu’sunda, neş’eli, içkili, danslı, hareketli, hatta
silâh patlayışlarıyla seslendirilmiş şenlikler hâlinde yaşanılan
milâdî yılbaşı, şimdi bütün Türkiye’nin malı olmuştur. Yeni yılbaşlarında artık
biz de Hıristiyanlar gibi eğleniyoruz. Biz de birbirimizi tebrik ediyor, belki
daha sıcak görünsün diye eski Kânûn-i sani’ye ocak adını vermiş bulunuyoruz.
Bizim de birbirimize bu günlerde hediyelerimiz oluyor;
çocuklarımızı bugünlerde oyuncaklarla sevindirenlerimiz; hatta evlerini
bugünlerde -maalesef- Noel ağaçlarıyla süsleyenlerimiz eksik olmuyor. Danslı,
içkili, renkli, ışıklı, sıcak salonlarda biz de sabahlara kadar yılbaşı
gecelerini kutluyoruz.”
Nihad Sâmi Banarlı,
31.12.1955’te Hürriyet gazetesindeki sütununda bu yoldaki fikirlerini
paylaşmaya devam etmiş:
“Yılbaşı eğlenceleri, yıllar
geçtikçe bizim dünyamıza da bir bayram ve bir donanma manzarası veriyor.
Türkiye’de hatırı sayılır bir yılbaşı ticareti teessüs ediyor. (…) Bunun
içindir ki önce Hıristiyan dünyasında dînî bir bayram edâsıyla başlayan
yılbaşı, şimdi hemen bütün dünyada bir neş’e ve eğlence vesilesidir. O kadar ki
Muhammed ümmetinin çocukları bile Hazreti Muhammed’den asırlarca eski, Milâd
törenlerine iştiraki şimdi bir yenilik sayıyorlar. Yılbaşı eğlenceleri, bizim
vatanımızda da Noel Babası, Noel çamları, Noel hediyeleri, Noel hindileri ve
büyük Noel masraflarıyla âdeta bir Noel Yortusu’nu andırmaya başladı.”
“Bilmem Eyüb semtine de yayıldı
mı? İstanbul’un Fatih, Edirnekapı, Topkapı gibi en saf ve en Müslüman
semtlerinde bile (…)Türk ve Müslüman isimli bâzı mahalle içi dükkânlarının
vitrinlerinde bile üzerlerine pamuktan karlar yağmış Noel çamları yükseliyor,
dallarında türlü oyuncaklar sarkıyor. Bütün bu oyuncaklar, hatırlayabilenlere
eski Müslüman kandillerini ancak hüzünle ve merâretle hatırlatıyor.”
Yazar, 5.1.1957 tarihli Hürriyet’te
şunları yazmış:
“Ben, şahsen yılbaşı gecesinden
sonra gördüğüm nice insan çehresinde, yılda bir gelen bu gecenin bütün
mâcerâsını da yazılı gördüğümü sanırım. Bu yorgun, bu üzgün, bu mahmur
yüzler, bir sene evvelki, gerçekten bir sene evvelki hallerinden ne kadar
başkadırlar. Kimi ruhen, kimi cismen bitkindir. Kimisinin kesesi
boşalmış, kiminin bir sene evvelki sıcak yuvasına ve arkadaşlarına îtimadı
sarsılmıştır. Yılbaşı ertesi çehrelerinin pek çoğu böyle perişandır. Yalnız söz
birliği etmiş gibi dillerinden şöyle bir nakarat eksilmez:
-Ama çok eğlendik!”
Liselerde okutulan
edebiyat ders kitabıyla nice gencin yetişmesinde hakkı olan Nihad Sâmi
Banarlı, 1952-1957 yılları arasında yılbaşına dair böyle düşünmüş, böyle
yazmış. Muhakkak ki bu 5 yıla münhasır bir fikir değil, dünya görüşüdür. Bugün
kendini aydın ve ilerici sayan bazıları, bu fikirleri okuduğunda merhum yazarı,
gerici sayabilirler. Hâlbuki o, zannettikleri kadar dindar veya muhafazakâr
değildir. Öyle olsaydı zaten adı geçen gazetede kendine yer bulamazdı. Şu da
var ki bugün hayatta olsaydı bu dediklerini yine aynı gazetede yazabilir miydi?
Herhâlde hayır.
Evet; bir yazımızla birçok
konuşmamızda ifade ettiğimiz gibi bu toplum, bugün yazılı olmayan bir
“İçtimâî Mukavele” yapmış belki de çıkışı bu yolda bulmuştur. Tefsiri,
“herkesin hayatı kendine” demektir. Ancak böyle olmak ülkemizdeki ve dünyadaki
aç, sefil, çıplak ve yoksullara karşı sorumsuz ve nemelâzımcı olmaya hak
vermez.
Bir tarafta Doğu Türkistan,
Filistin, Somali, Afrikalı açlar, denizin merhametine iltica eden mülteciler,
bir yanda israf ve yabancılaşmanın zirvesindeki sorumsuzlar…” (Rahim Er /
Türkiye Gazetesi)
Kod ÇeviriciKod Çevirici EmojilerEmojiler