Osmanlı Ordusunda Sultanın Sadık Askerleri Deliler

   Yazar: Hamza Aslan





Avrupalı bir seyyah tuttuğu günlüklerde Osmanlı ordusunun sefer için istanbul’u terk edişini anlatıyor; “Halk sokaklara dökülmüş, şehri terk eden askerleri seyrediyor. Dualar ediyor. Askerlerin kıyafetleri, silahları, öyle muhteşem ki hiçbir ordu bunların karşısında duramaz izlenimi veriyor. Vahşi hayvan postları giymiş, değişik silahları olan bir grup askeri görünce elimde olmadan ürperdim. Açıkçası farkında olmadan korktum. Halktan birine sordum. Osmanlı ordusunda sultanın sadık askerleri deliler dedi”

Deliler ilk zamanlarda sınır boylarında çıkan karışıklıklarda uç beyleri tarafından önlem olarak cesaretli, gözünü budaktan esirgemez gençlerden teşkil edilmişler. Sanılmasın ki hakikaten onlar delidir. Cesaretlerinden, dinlerine olan bağlılıklarından, sultana olan sadakatlerinden dolayı bu şekilde isimlendirilmişler.

Canını verdin başını verme Mehmet

Ömer seyfettin’in başını vermeyen şehit hikayesini okurken çok etkilenmiştim. Bu hikaye peçevi tarihinde de yer almıştır. Kısaca özetlersek Serhat boylarında Girijkal kalesine bin kişilik düşman askeri saldırıyor. Kaleyi yüz kişilik bir grup Osmanlı askeri savunmaktadır. Kale komutanı Kuru kadı düşmanı dağıtması için mücahitleri iki gruba ayırıp gönderir.Bir grubun başında Deli hüsrev, diğerinde deli Mehmet vardır.Kuru kadı savaşa katılmak için yürüyor. Deli Mehmet nerede diye bakarken bir şövalye atından inmiş yerde yatanın başını ayırıp mızrağının ucuna takıyor. O anda Deli hüsrev bağırdı:
. Mehmet, Mehmet! Canını verdin başını verme Mehmet !
Kuru kadı o zaman mehmetmiş dedi
O anda kesik başlı şehidin kalktığını gördü. Rüzgar  gibi hızla başını kesen şövalye doğru koşuyordu. Şövalyeye yetişip bir vuruşta yere indirip canını aldı. Sonra kesik başını alıp yorgun bir kahraman gibi oracığa uzanıverdi. Bunu kuru kadıdan başka kimse görmemişti. Herkes kaçan düşmanı kovalıyordu.

Osmanlı Tokatı ile Bir Vuruşta Düşman Askerlerini Yere Sererlerdi

Osmanlı ordusunun delileri hepsi birer kahraman askerlerdi. Bu hikaye bile onları anlatmaya yeterlidir. Savaşlarda düşmanı dış görünüşleri ile korkuturlarmış. Kaplan, ayı, kurt gibi vahşi hayvan postları giyer. Balta, Macar tarzı kargı, savaş çekiçi gibi silahları ve atları da sıra dışı idi.En parlak dönemde sayıları on bini bulmaktaydı. Bir düşünün bakalım,  on bin vahşi hayvan görünümlü askerin düşman saflarına daldığında etki ne olur. İyi bir eğitim, cesaretle birleştiğinde hiçbir ordunun süvari gücü delilerle boy ölçüşemezdi. Savaşlarda bazen çıplak el ile attıkları nam-ı diğer Osmanlı tokatı ile atları, düşman askerlerini bir vuruşta yere seriyorlardı. Çıplak el ile mermer üzerinde talim yaparlardı. Savaşlarda korkutucu görünüşleri ve çıplak el ile düşmana daldıklarında psikolojik çöküntüye sebep olurlardı. Diğer özellikleri bir o kadar da padişaha sadık idiler.

Korku salan görünüşleri, olağanüstü cesaretleri ve kahramanlıkları ile deliler, Osmanlı ordusuna lağvedilene kadar hizmet ettiler.1829 yılında 2.Mahmut tarafından yeniçerilerle birlikte onlarda kaldırıldı. 



Sonraki
Önceki Konu
Önceki
Sonraki Konu »