Yazar: Hamza Aslan
Peşrev Deyip Geçme
Kırkpınar güreşleri her yıl başlayınca, sohbetlerde konusu geçer. Kırkpınardan konuşuruz, ama ne olduğunu, neler yaşanmış, güreş başlamadan önce çekilen peşrevde ne oluyor? Ne anlama gelir? Kaç kişi bilir, aman canım işte peşrev deyip geçme!
Türkiye gazetesi yazarı Halil Delice'nin belirttiği gibi,peşrev aslında Türk milletinin sembolleri olan “ok, yay, at, kurt ve kartal “ figürleri ile
bezenmiştir. Tam bir kareografi içinde hepsi gösterilir. Peşrevin
yapılışını anlatalım. Peşrevdeki her hareketin bir karşılığı vardır.
Pehlivanlar öncelikle kıbleye karşı dönerler. En sağda usta pehlivan olur. Kıbleye
doğru, duruş şekli sağ eliyle rakibin sağ elini, sol eliylede sol elini tutar.
İki pehlivanda cazgırın duasını dinler.
Burada Kıbleye karşı durmanın manası, geleneğimizde savaşın, kuru kavga için değil, Nizam-ı alem ve ila-yı kelimetullahı (Dünyanın adaletle dolması, Allahütealanın adını) tüm dünyaya yaymak ve vatanı savunmak içindir. Güreş tutmak ata sporumuz olduğundan aslında yağlı güreş barışta iken savaşa hazırlanmaktır. Bu nedenledir ki cazgırın yaptığı dua sırasında kıbleye, veya kıbledeki kabeye, yani Allahütealanın evine dönülmüş olur. Pehlivanların ellerinin tutuş anlamı ise “ Sen bana kardeşten ötesin, savaşır misali güreşte, sen benim kader arkadaşımsın, bizler, Kırkpınar’ın doğmasına vesile olan alperenler Ali ile Selim gibiyiz. Onların bu zamandaki, günümüzdeki temsilcileriyiz.” Demek olmaktadır. Cazgır bundan sonra duasını, Allah, Allah illallah, Muhammedün Resüllullah “ sözleriyle bitirir.Bu peşrevin en önemli yeri işte tamda burasıdır. Çünkü cazgır bu sözüyle, güreşin Allah, vatan için yapılan savaşın temsili, misali olduğu olduğunu hatırlatmış olur.
Bu arada cazgır dua sırasında pehlivanlara öğütler verir. Pehlivanların pirlerinin Hazreti Hamza olduğunu anımsatır, rakiplerini küçük görmeyip, mertçe mücadele yapmalarını, gururlu değil, tevazulu olmalarını ister. Cazgır “ Hazreti Muhammed Mustafa’ya salavat” deyince pehlivanlar, sağ ellerini kalplerinin üzerine koyarak salavatı şerif-e getirirler. Cazgır duanın ardından “hep birlikte haydi şu aslanlara Maşallah diyelim” der. Bu söylemin ardından kartalın kanat çırpması, kurdun hedefe atılması, okun yeni ufuklara uçması, kır atın şaha kalkması gibi hareketleri yaparlar. Sağ baştaki usta pehlivan’a bakarlar ve onun işareti ile önce üç adım geri sonra üç adım ileri gidip sağ diz üzerine çökerler. Bunun da anlamı şudur:Hak, adalet, aşk üzere boynumuz kıldan incedir. Peki üç adım ileri gitmenin anlamı ise: gayemiz şudur ki, şehitlik, hakkın rızası, insanların duası demektir. Daha sonrasında ise sağ elini toprağa koyup üç defa dizine, dudaklarına ve başına götürürler. Bunun anlamı ise çok düşündürücü olup “ Ey pehlivan gücün ve ustalığınla mağrur olma, unutma ki topraktan geldin, toprağa gideceksin” demektir.
Bundan sonra rakipler ayrılır, küheylan gibi çayırda sıçrayıp şahlanırlar sonra dönerek tokalaşırlar, anlamı “benden sana zarar gelmez, burası er meydanı, güreşimiz mertlik ve pehlivanlık kuralları içerisinde olacaktır. Söz veriyorum” demektir. Tokalaştıktan sonra peşreve devam ederler. Tekrar karşılaştıklarında sol elleriyle bu sefer kasnağa, sağ elleriyle paçaya dokunurlar. Bu hareketin üç anlamı vardır:ilki, “pehlivanlıkta, insanlıkta, senin ayağının tozu olamam” demekle tevazu yapmış olur.ikincisi ise rakibin paçalarını kontrol etmiş olur. Paçanın güreşte önemli yeri vardır. Çünkü paça sağlam olmalıdır. Rakibin paçasından tutup oyuna girilir. Paça sıkı bağlanmamışsa pehlivanın aleyhine olacaktır. Üçüncüsü ise çok şey anlatır ki, kasnağı tutmakla “ele, bele, dile ihanet olmaz” düsturuna uyulacağı, namusun önemi anlatılır.
Peşreve devam edilip tekrar karşılaştıklarında göğüs göğse gelirler. Birbirlerinin sırtlarını sıvazlamakla yağlanma kontrol edilmiş olur. Aynı zamanda helalleşmede olur. Güreş icabı verilecek acı için baştan af dilenmektedir. Yani diğer manası “ kalpten kalbe yol vardır, kalp kalbe karşıdır” demektir. Artık bu hareketten sonra tekrar karşılaşıldığında güreş başlayacaktır. Tokalaşıp başarı dileklerini müteakiben birbirlerinin ensesinden tutarak güreşe başlarlar. Dışarıdan ısınma hareketi gibi görünen peşrev için aman peşrev deyip geçmeyin. İçerisinde koskoca bir kültür, koskoca bir tarih, Alperenlik kültürü gizlidir.
Peşrev Deyip Geçme
Kırkpınar güreşleri her yıl başlayınca, sohbetlerde konusu geçer. Kırkpınardan konuşuruz, ama ne olduğunu, neler yaşanmış, güreş başlamadan önce çekilen peşrevde ne oluyor? Ne anlama gelir? Kaç kişi bilir, aman canım işte peşrev deyip geçme!
Peşrevi belkide çoğumuz ısınmak için yapıldığını
düşünürüz. Bazı pehlivanlarda ciddiyetsiz şekilde yapınca seyredenler için
önemsiz bir ısınma hareketi olmaktadır. Ama işin rengi hiçte öyle değil peşrev
belki de Türk milletinin Orta Asyadan çıkarak Anadoluya gelişini ve Avrupaya
geçişini, geleneğini, kültürünü anlatan
bir kareografi olduğunu söylemeliyiz.
Peşrev’in
Anlamı
Burada Kıbleye karşı durmanın manası, geleneğimizde savaşın, kuru kavga için değil, Nizam-ı alem ve ila-yı kelimetullahı (Dünyanın adaletle dolması, Allahütealanın adını) tüm dünyaya yaymak ve vatanı savunmak içindir. Güreş tutmak ata sporumuz olduğundan aslında yağlı güreş barışta iken savaşa hazırlanmaktır. Bu nedenledir ki cazgırın yaptığı dua sırasında kıbleye, veya kıbledeki kabeye, yani Allahütealanın evine dönülmüş olur. Pehlivanların ellerinin tutuş anlamı ise “ Sen bana kardeşten ötesin, savaşır misali güreşte, sen benim kader arkadaşımsın, bizler, Kırkpınar’ın doğmasına vesile olan alperenler Ali ile Selim gibiyiz. Onların bu zamandaki, günümüzdeki temsilcileriyiz.” Demek olmaktadır. Cazgır bundan sonra duasını, Allah, Allah illallah, Muhammedün Resüllullah “ sözleriyle bitirir.Bu peşrevin en önemli yeri işte tamda burasıdır. Çünkü cazgır bu sözüyle, güreşin Allah, vatan için yapılan savaşın temsili, misali olduğu olduğunu hatırlatmış olur.
Bu arada cazgır dua sırasında pehlivanlara öğütler verir. Pehlivanların pirlerinin Hazreti Hamza olduğunu anımsatır, rakiplerini küçük görmeyip, mertçe mücadele yapmalarını, gururlu değil, tevazulu olmalarını ister. Cazgır “ Hazreti Muhammed Mustafa’ya salavat” deyince pehlivanlar, sağ ellerini kalplerinin üzerine koyarak salavatı şerif-e getirirler. Cazgır duanın ardından “hep birlikte haydi şu aslanlara Maşallah diyelim” der. Bu söylemin ardından kartalın kanat çırpması, kurdun hedefe atılması, okun yeni ufuklara uçması, kır atın şaha kalkması gibi hareketleri yaparlar. Sağ baştaki usta pehlivan’a bakarlar ve onun işareti ile önce üç adım geri sonra üç adım ileri gidip sağ diz üzerine çökerler. Bunun da anlamı şudur:Hak, adalet, aşk üzere boynumuz kıldan incedir. Peki üç adım ileri gitmenin anlamı ise: gayemiz şudur ki, şehitlik, hakkın rızası, insanların duası demektir. Daha sonrasında ise sağ elini toprağa koyup üç defa dizine, dudaklarına ve başına götürürler. Bunun anlamı ise çok düşündürücü olup “ Ey pehlivan gücün ve ustalığınla mağrur olma, unutma ki topraktan geldin, toprağa gideceksin” demektir.
Bundan sonra rakipler ayrılır, küheylan gibi çayırda sıçrayıp şahlanırlar sonra dönerek tokalaşırlar, anlamı “benden sana zarar gelmez, burası er meydanı, güreşimiz mertlik ve pehlivanlık kuralları içerisinde olacaktır. Söz veriyorum” demektir. Tokalaştıktan sonra peşreve devam ederler. Tekrar karşılaştıklarında sol elleriyle bu sefer kasnağa, sağ elleriyle paçaya dokunurlar. Bu hareketin üç anlamı vardır:ilki, “pehlivanlıkta, insanlıkta, senin ayağının tozu olamam” demekle tevazu yapmış olur.ikincisi ise rakibin paçalarını kontrol etmiş olur. Paçanın güreşte önemli yeri vardır. Çünkü paça sağlam olmalıdır. Rakibin paçasından tutup oyuna girilir. Paça sıkı bağlanmamışsa pehlivanın aleyhine olacaktır. Üçüncüsü ise çok şey anlatır ki, kasnağı tutmakla “ele, bele, dile ihanet olmaz” düsturuna uyulacağı, namusun önemi anlatılır.
Peşreve devam edilip tekrar karşılaştıklarında göğüs göğse gelirler. Birbirlerinin sırtlarını sıvazlamakla yağlanma kontrol edilmiş olur. Aynı zamanda helalleşmede olur. Güreş icabı verilecek acı için baştan af dilenmektedir. Yani diğer manası “ kalpten kalbe yol vardır, kalp kalbe karşıdır” demektir. Artık bu hareketten sonra tekrar karşılaşıldığında güreş başlayacaktır. Tokalaşıp başarı dileklerini müteakiben birbirlerinin ensesinden tutarak güreşe başlarlar. Dışarıdan ısınma hareketi gibi görünen peşrev için aman peşrev deyip geçmeyin. İçerisinde koskoca bir kültür, koskoca bir tarih, Alperenlik kültürü gizlidir.
Kod ÇeviriciKod Çevirici EmojilerEmojiler