Yazar: Hamza Aslan
İslam
tarihinde maaşlı öğretmenlik sistemi teşkilatlı olarak Büyük Selçuklu devletinde,
vezir Nizam’ül mülk tarafından Bağdatta Nizamiye medreselerinde uygulamaya
başlandı. Peygamber efendimiz son din İslamı tebliğe başladıktan
sonra Eshabı kiram ve Eshabı suffe ilk müminler Peygamber efendimizden (Sallahü
Aleyhi ve selem) öğrendikleri bilgileri çeşitli bölge ve ülkelere giderek
insanlara anlatıp öğrettiler. Onların kurtuluşuna vesile oldular.
Yüce
dinimizin temeli, imanı, farzları, haramları ve Allahütealanın emir ve
yasaklarını öğrenmek ve öğretmektir. Her müslümanın “Emr-i maruf” ve “nehy-i
münker” yapmak görevidir. Çünkü Allahüteala “Emr-i marufu” yani “benim
emirlerimi bildiriniz, öğretiniz” buyuruyor. “Nehy-i münker” ile de “yasak
ettiği haramların yapılmasına razı olmayın” buyuruyor.
Dört halife döneminde muallim vazifesiyle çeşitli bölge
ve şehirlere gönderilen görevliler, cami ve mescitlerde öğretmenlik
yapmışlardır. İslam ilimlerinin yayılması ve sonra ki nesillere aktarımı ve
öğretilmesi sağlanmıştır. Emeviler ve Abbasiler döneminde eğitim ve öğretim, İslam ilimlerinin
öğrenimi alimler tarafından cami ve mescitlerde devam etmiştir.
Emeviler çocuklar için mektepler açarak
vazifeli öğretmen aracılığıyla dini ve fenni ilimlerde eğitim ve öğretime geçilmiştir. Bir
yerde o zamana kadar fahri olarak yapılan öğretmenlik meslek olarak ortaya
çıkmıştır. Sekizinci asırda ilköğretimde önemli aşama kaydedildiğinin işareti Belh’li Ebu’l
kasım Dahhak’ın mektebinde üç bin talebe kalmasıdır. Büyük Selçuklu devletinde
Nizamiye medreselerinin kurulmasıyla teşkilatlı olarak maaşlı muallim yani
öğretmenlerin görevlendirilmesi çok önemlidir. İslam ülkelerinde eğitim ve öğretimin
teşkilatlı olarak fen ve din ilimlerinin öğretilerek eğitimde kat edilen
mesafe, eğitimin üst seviyelere ulaştığı bu dönemde, Avrupa'da öğretmenlik din
adamlarına ve kiliseye bırakılmıştı.
Öğretmenlerin değeri, önemi, dinimizde yeri ayrıdır.
Allahüteala Kur’anı kerimde mealen buyuruyor ki: “ Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradınızı Cehennem ateşinden
koruyunuz…” (Tahrim 6) Bu ayeti kerime ile aile efradımızı ve nefsimizi,
yakıtı insanlar ve taş olan Cehennem ateşinden korumamız emredilmektedir.
Cehennem ateşinden korumakta, ailemize çocuklarımıza imanı, dinimizi,
ibadetleri, güzel ahlakı öğretmekle, kötü arkadaştan uzak durmakla
sağlayabiliriz. İmanlı,
ahlaklı, ezan ve bayrak sevgisi ile donatılmış gençlerin yetişmesi çok değerli
öğretmenlerimiz sayesinde sağlanacaktır.
Sevgili
peygamberimizin (S.A.V) yetiştirdiği Eshabı kiram, Eshabı suffe’nin kısa
zamanda her şeyiyle zengin müktesabatlı, kamil insanlar olarak yetişmeleri, Din-i
İslamı ihtiyaç halinde gittikleri beldelerde insanlara eksiksiz anlatarak
onların kurtuluşuna sebep olan öğretmenler olarak, nasıl bir akademik usulle yetiştirildikleri, eğitimcilerin,
biz Peygamber sevdalılarının merakına sebep olacağından araştırmamız gerekmez mi?
Kaynak:
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-ramazan-ayvalli/594678.aspx
Kod ÇeviriciKod Çevirici EmojilerEmojiler