TATLI, TATLI ZEHİRLENİYOR MUYUZ?

Yazar: Yıldız Eryıldız




Mübarek Ramazan ayında açlık, susuzluk derken kurulan güzel sofraların vaz geçilmezi tatlılar. En çok da baklava, şöbiyet gibi tatlılar Ramazan ayında tüketilir. Buradaki sıkıntı tatlılarda kullanılan nişasta bazlı şekere (NŞB) karşı uzmanların uyarısı var. Çünkü mısır şurubundan üretilen nişasta bazlı şeker(NBŞ) insan vücudunda depresyondan karaciğer yağlanmasına hatta kanser dahil bir çok hastalığa sebep olma durumu var.

Bu yıl Antalyada düzenlenen 40. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları kongresinde konuşulanlar arasında mısır şurubundan üretilen ve fruktoz olarak adlandırılan Nişasta bazlı şekerin halk ve insan sağlığını tehdit ettiği belirtilmiştir. Nişasta bazlı şekerin elde edilmesi formülasyonla yapıldığında ortaya konulan karışımın %55 oranında fruktoz içermesidir. Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları uzmanı Pof. Dr. İlhan Yetkin “ Meyvelerde bulunan fruktoz oranı yüzde 5-10 dolayında Bu yüzden kimse meyvedeki fruktozdan zarar görmüyor ama sanayi tipi olarak üretilen Nişasta bazlı şekerin içerdiği yüksek orandaki fruktoz, pankreas kanserinden diyabete, karaciğer yağlanmasından, gut ve depresyona kadar bir çok hastalığa yol açıyor. Nişasta bazlı şeker sofra şekerine göre daha kolay elde ediliyor ve ucuza mal oluyor. Her şeyden ötesi daha fazla tat veriyor. Normal şekeri 100 kabul edersek nişasta bazlı şekerin tatlılık derecesi 180. Normalin 2,5 katı” diye bilgiler verdi. Nişasta bazlı şekeri kullananlar hamile ise çocukta etkilenip tat duygusunun değiştiğine dikkat çeken Pof. Dr. Yetkin bu durumun hafife alınacak bir konu olmadığını  belirtti.

Nişasta bazlı şeker günlük tükettiğimiz birçok gıdanın içinde hayatımıza girmiş durumdadır. Bu konuda Prof Dr Yetkin’in söylediklerine bakalım:” Çikolata, gofret, şekerleme, bisküvilerde dışarıda yapılan baklavaların büyük bir bölümünde, kurabiye, meyve suları, gazlı içecekler ve ketçap içinde bile var. Toplam gıdanın içindeki miktarının yüzde 10 altında olması gerekiyor. Bu da meyvenin içindeki kadar. Avrupa Gıda Güvenliği otoritesi fruktozun toplam miktarının yüzde 20 nin altında tutulması gerektiğini söylüyor. Özellikle ramazanda tüketilen tatlılara bu anlamda dikkat etmek, güvenmediğiniz yerlerden tatlı almamak gerekir” demiştir.
Konuşmasının devamında tokluk hormonu olan leptini etkilemediği, yediği gıdadaki fruktoz sebebiyle fazla tüketim oluşturduğu ve sonuç olarak obezite ve karaciğer yağlanmasını beraberinde getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Yetkin fruktozun insan sağlığına verdiği zararlara dikkat çekti. 

Şekerle ilgili daha yazdığımız makalede anlattığımız gibi şekerin her türlüsü zararlı ama nişasta bazlı şekerin ucuz olmasının yanında en büyük zararı kan şekerini adeta jet hızıyla yükseltmesidir. Yani şekerin en zararlı formu diyebiliriz. Nişasta bazlı şeker ucuz olması, kullanılan gıdanın raf ömrünü uzatması, çok tatlı olması gıda üreticileri için bulunmaz özellikler ve vaz geçilmez kılıyor. Ama tatlı, tatlı zehirleniyor muyuz? Hiç aklınıza geldi mi?

İnsan vücudu bu kadar çok şeker için tasarlanmadı. Obeziteden, diyabetten, kanserden korunmak için hayatınızdan şekeri çıkartmaya ne dersiniz? Vücut için yeterli olan gün içinde yenilen bir veya iki meyvenin şekeri yeterli olmaktadır. Nişasta bazlı şekere dikkat! Ciddi sağlık problemleri ile karşılaşmamak için dikkat edin diyoruz.   

Kaynak:  http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/560526.aspx              

Sonraki
Önceki Konu
Önceki
Sonraki Konu »