Sünnet-i Seniyye’ye Uyma Arzusu



Sünnet-i Seniyye’ye Uyma Arzusu 

Her Müslümanın Sevgili Peygamberimizi örnek alması, sünnet-i seniyyesine uyması, gerekir. Allahü teala Yüce kitabımız Kur’anı kerimde:” Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın” (Muhammed, 33) buyuruyor.

 Sevgili peygamberimize tabi olmak, Ona uymak, Onun  gittiği yolda yürümektir. Onun yolu, Kur’anı kerimin gösterdiği yoldur. Müslümanlar için Peygamber efendimizin mucizelerini okumak, öğrenmek, dinlemek, Ona olan muhabbeti, sevgiyi artırır. Müslümanlarda  Sünnet-i Seniyye’ye uyma arzusunu kuvvetlendirecektir. Sevgili Peygamberimizin sayılamayacak kadar çok olan mucizelerinden bazıları: 

Hicretin üçüncü senesinde, peygamber efendimiz katfan gazasında bir ağacın dibinde yalnız olarak yatıyor, dinleniyordu. Bu sırada ismi Da’sur adında müşriklerden birisi elinde yalın kılıç gelip:” Seni benden kim kurtarır?” dedi. Peygamber efendimiz “Allah kurtarır” dedi. Cebrail ismindeki melek, insan şeklinde görünüp, o şahsın göğsüne vurup kılıcı elinden düşürdü. Peygamber efendimiz kılıcı eline alıp,” Seni benden kim kurtarır?” dedi. “ Beni kurtaracak, senden daha hayırlı kimse yoktur.” Diye yalvardı. Peygamber efendimiz af buyurup, serbest bıraktı. İmana gelip bir çok kimsenin de imana gelmesine sebep oldu. 

Türkiye Gazetesinde bir makalesinde Salim köklü Peygamber efendimizin mucizelerini anlatır:” Resullah efendimiz eshabından çok kimseye hayır dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir. Amcasının oğlu Abdullah bin Abbas’ın (Radiyallahü teala anhüma) alnına mübarek ellerini koyup, ‘Ya Rabbi! Bunu dinde derin alim yap, hikmet sahibi eyle! Kur’anı kerimin bilgilerini kendisine ihsan eyle!’ buyurdu. Bundan sonra, bütün ilimlerde ve bilhassa tefsir, hadis ve fıkıh bilgilerinde zamanın bir tanesi oldu. Sahabe ve Tabiin her şeyini bundan öğrenirlerdi. (Tercüman-ül Kur’an), Bahr-ül- ilm) ve (Reis-ül- Müfessirin) isimleriyle meşhur oldu. İslam memleketleri bunun talebeleri ile doldu. 



Bir gün zevcesi hazreti Hafsa’ya(radiyallahü anh) Ebubekir ile baban,’ümmetimin idaresini ellerine alacaklardır’ buyurdu. Bu sözle  hazreti Ebu Bekir’in ve Hazreti Hafsa’nın babası olan Hazreti Ömer’in (radiyallahü anhüm) halife olacaklarını müjdeledi. 

Hazreti Muaviye’ye (radiyallahü anh) ‘Bir gün ümmetimin üzerine hakim olursan iyilik yapanlara mükafat et! Kötülük edenleri de affeyle!’ buyurdu. Hazreti Muaviye, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (radiyallahü anhüm) zamanlarında Şam’da yirmi sene valilik, sonra yirmi sene halifelik yaptı. Acem padişahı Kisra’nın ve Rum padişahı Kayser’in memleketlerinin  Müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacağını müjdeledi.” (Salim Köklü/ Türkiye Gazetesi)

Peygamber efendimizin müjdelediği gibi İslamiyet hızla yayıldı. Eshabı kiram (radiyallahü anhüm) bütün dünyaya yayılarak İslamiyeti tebliğ ettiler, anlattılar. Allahüteala, Sevgili Peygamberimizin hürmetine, Eshaba kirama öyle kerametler vermiş ki, İslamiyeti anlatmak için gittikleri memleketlerde akşam yatıp sabah kalktıklarında, o beldenin, memleketin lisanını en iyi şekilde öğrenmiş olarak kalkıp, İslamiyeti tebliğ ettiler, anlattılar, pek çok kişinin kurtuluşuna sebep oldular. Peygamber efendimizin mucizelerini öğrenmek, mucizelerini okumak, biraraya gelince mucizelerini anlatmak, sevgili peygamberimize olan muhabbetimizi, sevgimizi artıracaktır. Sünneti seniyye’ye uyma arzusunu kuvvetlendirecek, artıracaktır. Bir Müslüman binlerce yıl ibadet etse, ömrünü, nefsini temizlemekle geçirse, Peygamber efendimize tabi olmadıkça sonsuz saadete kavuşamaz.                                      
Sonraki
Önceki Konu
Önceki
Sonraki Konu »